DOSTA MEKTUP
Dostum,
Bu satırlarımı içim sızlayarak yazıyorum. İçimin sızısını
kelimeler dindirir mi bilmem ama yazmak zorunda hissettiğim için kendimi,
yazıyorum.
Ne zaman nerede nasıl başlamıştı bu değişim, bu başkalaşma,
bu ötekileşme tam olarak kim bilebilir ki! Bildiğimiz bir tek şey var; eski
eskide kaldı. Şimdi her şey
değişti. İşte o nereye çekersen oraya
gidecek esnek kelime; değişim. Evet değiştik. Hem de kendimizin bile tahmin
edemeyeceği mecralara doğru. Ve bu
değişimi izleyenler, hayret edenler, dua edenler, sitem edenler susup kalmakla
yetinince etraf mutasyona uğramış, asimile olmuş, kimliğini kaybetmiş yığınlarla doldu. Neyden
mi bahsediyorum.? Anlatayım.
Hani bir zamanlar bir ülkede bir kral yaşamış demeyeceğim
elbet. Ama çok ötelere değil beş on yıl öncesine bakman yeterli dostum. İslam’ı
yeni öğrenmenin, İslam ile yoğrulmanın
tadına vardığımız zamanlarda dilimizden dökülen her cümlenin nasıl heyecan ve
samimiyet yüklü olduğunu hatırlar mısın?
Ayet miymiş hadi yapalım, sünnet miymiş hadi koşalım derken gecesi
gündüzüne karışan bizler ders halkalarında kaldık. Çeyizsiz gelinleri, üniversite yerine
hicabını seçen kızları, eşini cihada gönderen yiğit kadınları, Ali ile Fatıma’nın mütevazi düğününü,
çocuğunun diline Rahmani nağmeleri ilk öğreten anne rollerini oynarken
piyeslerde kaldık. Yeni bir elbise almamak için köşe bucak kaçarken dünyadan,
elimizde gece yolcuları, dilimizde sahih delillerle 'Siz uzaydan mı geldiniz?'
diyenlere karşı, kimilerinin
hayallerinde kimilerininse hiç unutmadığı şahitlikte kaldık.
Ama hiç bir şey piyeslerdeki gibi olmadı. Rollerimiz yaptıklarımızla çelişmeye
başlayınca, biz bile tanıyamaz olduk
kendimizi. En pahalısından gelinlikler, marka abiyeler, ayakkabılar parfümler
ve daha neler neler eklenince düğün masrafı listesine , “Bekarken girdiğimiz pardösü
ile mi gelin olacağız? Gelin dediğin güzel olmalı” bahaneleriyle yük üstüne yük
bindirdik sırtımıza yalnızca. Kimimiz zengine yar oldu gitti kimimiz fakire .
Kimimiz kayınvalide ile denendi kimimiz evlatsızlıkla. Öyle yada böyle bir
şeyleri kaybederken yavaş yavaş biz hiç farkında olmadık eksilen yanlarımızın.
Bir çocuk oldu. Sonra bir ikincisi derken “Aman yoruldum, bittim. Zaten yardımcım
yok. Dur bakalım onları bir yetiştireyim” dedik bir daha da çocuk sesi duyamadık
hanelerimizde. Ergen gençlerin kavgaları arasında kendimizi derneklere,
kermeslere, kurslara, şuraya buraya attık.
Ve bu dışarı hayatında çok şey
öğrendik! Başörtüsü, ayakkabı, çanta
birbiriyle uyum sağlamalıymış, İngilizce bilmeden olmazmış, sofrada meşrubat bardağıyla
su bardağı farklı olmalıymış mış da mış....
Bu hayat hoşumuza gitmeye başlamıştı galiba. Hem insanların hoşuna
giden bir görüntüyle hem Müslüman kimliğiyle insanlara daha rahat hitap
edebilecek, modern bir islam algısı oluşturup ecrimize ecir katacaktık. Üstelik
mazeretlerimiz de çoktu. “Eşim öyle istiyor, çocuklara nasıl anlatayım başka
türlü” gibi eften püften bahanelerle evimize, hanemize her gün yeni bir şey
getirdik dışarıdan. Pasta süsünden,
dantel örtüsünden “Bak çocuğum çok çalış iyi bir yer kazanmalısın. Bu devirde üniversite
mezunu olmazsan yüzüne bakmazlar” nasihatleriyle doldurduk benliğimizi. Eski
defterlerimizi, yazılarımızı, şiirlerimizi, ağıdımızı dolapların en alt
köşelerine sakladık, kimse görmesin, kimse bilmesin eski halimizi diye. “Şimdi böyle
olunmalı” dedik, “Artık her şey değişti” dedik ve biz de değiştik işte.
Anlıyor musun dostum. Ve bu satırları okurken neden içimin sızladığını
hissedebiliyor musun? Sabah kahvelerine yetişeceğiz diye sabah zikirlerimizi,
aksam davetlerini yetiştireceğiz diye akşam zikirlerimizi unuttuk da unuttuğumuzu
bile unuttuk. Simdi söylenecek tek şey var dostum edilecek tek dua; Allahım! Bizi
bize hatırlat.
Ummu İbrahim
:'( Allah’ım!
YanıtlaSilSenin rahmetini umarım, beni göz kirpimi bir an ve nefsimle baş başa bırakma, bütün işlerimi salih kıl, senden başka ilâh yoktur. (Ebu Davud 4/324- Ahmed b. Hanbel 5/42)
Asıl önemli olan sadece bekarlıkta değil, kulvar değiştirdikten sonra da, yani evlilik hayatında da hassasiyetleri devam ettirebilmek, dünyayı elinin tersiyle itebilmek... Rabbim bizi yolunda sabit kılsın ve her daim ilerletsin. kalemine sağlık ummu ibrahim. yüreğimize tercüman oldun.
YanıtlaSilÜzülme kardeşim! " Herkes şekline göre hareket eder" (İsra ,84)
YanıtlaSil